Son dönemlerde dağınıklık, düzensizlik ve zamanı iyi yönetememek gerçekten hepimizin problemi haline geldi. Eve geliyorum, sakinleyip dinlenmem gerekiyor. Yemek yapmak ve sonrasındaki dağınıklığı toplamak da gerekiyor tabii. Tüm bu telaşenin arasında kendimi geliştirmek için nasıl vakit ayırabilirim? Günü kaç parçaya ayırmak gerekiyor? 24 saat gerçekten yeterli mi? Bu soruların cevabını Bullet Journal (BuJo) yöntemini kullanarak bulacağımı umuyorum. Böylesine bir ümitle kitabı elime aldım ve okumaya başladım.

Zamanı Yönetmek

Her canlının günlük rutinleri vardır. Çiçekler, hayvanlar ve diğerleri. İnsanlar olarak bizler de doğumdan başlayan rutin sistemimize ölene kadar devam ediyoruz. Yemek ye, tuvalete git, insanlarla sosyalleş, işe git, okula git… Tüm bunları yaparken yine her canlıya ait olan bir yapı yani zamandan harcıyoruz. Hepimizin süresi kısıtlı. Bu kısıtlı süre içerisinde elimizden geldiğince zamanımızı doğru yatırımlara harcamamız gerekiyor. Bazen annemizin sıcak kollarında geçirdiğimiz yirmi dakika harika bir yatırımdır. (Lütfen beş dakika daha…) Kimi zaman inanılmaz motive bir şekilde odaklandığımız dersi çalışırken su gibi akan iki saatten sonra bir yarım saat daha. Aslında tüm eylemlerimizin özünde zamanı yönetmek var. Zamanı elimizdeki en büyük değer olarak görüp onu neye kullanırsak, gelecekte elde edeceğimiz sonuçlar ona göre şekillenir. Elbette bu da önemli bir tercih olarak karşımıza çıkar. Her insan yapı olarak farklıdır. İçsel motivasyonumuz bizim farkındalığımızı da dürter. Bizi inanılmaz üzen bir olay karşısında insani olarak depresif tepkiler verebiliriz. Belki günlerce, belki haftalarca. Fakat malumdur ki verilen tepkinin süresi ve boyutu kişiden kişiye değişir. Kısaca özetlemek gerekirse zamanı yönetmek, olaylara verilen tepkilere ve içsel motivasyonumuza göre bazıları için kolay bazıları içinse zordur. BuJo yöntemini kullanabilmek için sevgili arkadaşlarım, mental olarak hazır ve içsel motivasyonu sağlanmış kişiler olmamız gerekir.

Karar verdim, başlıyorum. Peki ne lazım?

Çok bir şey değil. Aslında güzel olan şey de bu. Sadece kalem ve defter. BuJo’nun savunduğu felsefe bireysel olarak hoşuma gitti diyebilirim. Çünkü her ne kadar klavyede hızlı yazı yazabilsem de, elime kalemi aldığım zaman, önümde de tertemiz bir defter sayfası varsa yazma isteğim ve organize olma isteğim tetikleniyor diyebilirim. Belki de ilkokul sıralarında o güzel defterlerimiz ve silgi kokularımız içinde bu eylemi gerçekleştiriyor olmamız beni bu güzel hislere itiyordur. Fakat sadece ben değil, insanlık tarihine baktığımızda her insan eline kalem alıp bir şeyler yazmanın keyfini yaşamış bulunuyor. Ayrıca binlerce yıl geçmesine rağmen, teknoloji her ne kadar ilerlemiş olursa olsun biz insanlar hala elimize kalemi alıp defterlere yazılar yazıyoruz. Demek ki bu son derece doğru bir eylem.

Ayrıca sadece kalem ve defterle başlamak, BuJo felsefesine göre hemen başlayabilmenin en kolay yolu. Bir işe başlarken o iş için en uygun ekipmanlara sahip olmak isteriz. Bazen öyle oluyor ki, işin kendisinden çok onu yapabilmek için gerekli materyalleri satın almak için alışveriş sitelerinde saatlerce vakit geçiriyoruz. Bu da ne için orada olduğumuzu bile unutmamıza sebep olabiliyor. Düşünsenize hemen başlayabilmek varken neden saatlerce yapılan araştırmalar sonucu verilen siparişin kargosunu bekleyeyim ki? Hem belki kargo gelene kadar motivasyonum düşer bile. Bu riske değmez. O yüzden güzel bir kalem ve tertemiz bir defterle başlamak en iyisi.

Sistem Nasıl İşliyor?

Şöyle ki, anladığım kadarıyla sistemi oluşturan BuJo fikir babası kendi hoşuna gidecek şekilde tasarlamış. Tam anlamıyla nasıl olduğunu görmek için https://bulletjournal.com/blogs/faq sitesini ziyaret edebilirsiniz. Fakat dikkatimi çeken önemli detayları anlatacağım. Öncelikle bir defterde “İçindekiler” bölümü olması çok mantıklı. Sayfa numaralarını da yazdığımız zaman, aradığımız önemli bir günü veya notu hızlıca bulabiliyoruz. Kendimiz bir içindekiler sayfası oluşturduğumuz için takvimli veya hazır sistemli bir defter almamıza gerek kalmıyor. Bu da maliyet açısından güzel ve herhangi bir defterin BuJo olarak yazılabilmesine olanak veriyor.

Defterin içerisinde aylık, haftalık ve günlük planlarımız var. Ayrıca bir konu hakkında karar verebilmek, bir amacımızın gerçekten bizi bir yere taşıyıp taşımayacağı konusunda görüş sağlamak açısından önemli yöntemler var. Normalde yapmamız gereken bir eylemi, bir hedefi gerçekleştiremediysek ve geçmişte kaldıysa “Üstünü çizin gitsin. Demek ki o size o kadar da lazım değilmiş.” diyerek devam edebiliyoruz. Şöyle mantıklı, gerçekten o işi yapmadıysak ve günlük hayatımıza hiçbir fark olmadan devam edebiliyorsak kafamızdaki bizi sıkıştıran bir problemden de kurtulmuşuz demektir. Bu hoşuma gitti.

Kalemler renkli olabilir, şekiller ve yazı tipimiz defteri daha güzel ve keyifli gösterebilir. Bu benim ayrıca hoşuma gitti açıkçası. Ben de o şekilde renkli kalemler ve güzel bir yazıyla BuJo’mu doldurmayı hedefliyorum.

Önyargılardan Kurtulun

Haber Aboneliği

En Son Haber & Makalelerden Haberdar Ol!

Spam Göndermeyeceğimize Söz Veriyoruz :)