Yapay Zeka (Artificial Intelligence (AI)) kavramı günümüzde son derece popüler olsa da ilk emeklemeleri 1950’li yıllara dayanıyor. Bugün her türlü işimizi AI ile yapabileceğimizi düşünüyoruz. Fakat bu durum bize ne getirir, bizden ne götürür? Hep birlikte inceleyelim.

yapay zeka

Alan Turing, 1950’li yıllarda Turing Testi ile makine öğrenmesi kavramını akıllara kazıdı. Soru şuydu; makineler insan gibi düşünebilir mi? Bu testin sonucunda günümüz yapay zekasını oluşturmadı. Fakat aklımıza bu sorunun takılmasına yardımcı oldu. Sonuçta bir problemi veya bir soruyu bulmak da en az çözümü bulmak kadar değerli olabiliyor. Peki Turing Testi neydi? Bu sorunun cevabını ChatGPT (AI) yardımıyla kısaca cevaplayalım.

Turing Testi: Alan Turing, 1950 yılında “bilinçli düşünme” kavramını tanımlamak için ünlü Turing Testini önerdi. Bu test, bir makinenin insana benzer düşünme yeteneklerine sahip olup olmadığını değerlendirmek amacıyla tasarlandı. Turing Testi, yapay zeka alanında zeka ve insan benzeri davranışların nasıl ölçülebileceği konusunda önemli bir tartışma ve ilham kaynağı olmuştur.

chat.openai.com

Yapay zeka, yapısı gereği bizi heyecanlandıran bir olgu. Kendi kendine düşünebilen, karar verebilen ve çözüm üretebilen makineler. Bizim işimizi son derece kolaylaştıracağını düşünüyoruz. Sonuçta birçoğumuz işlerimizi yaparken düşünme, çalışma veya çözüm üretme gibi işlemlerle boğuşuyoruz. Bunu bizim yerimize yapan bir makine olsa, çalışmaya ne gerek kalır ki(!) En başından beri amaç bu değil miydi zaten. Bir şeyleri hızlandırarak kendimize bolca “me time” ayırmak. Vaktimizi alan zor işlerden sıyrılıp öylece vakit geçirmek.

Bir bilgisayar öğretmeni ve daimi öğrencisi olarak yapay zekayı önemsiyorum. Sonuçta harika işler ortaya çıkaracaktır. Fakat bazen her şeyin çok hızlı ilerlediğini ve kontrolüm dışında geliştiğini hissettiğim zaman sakinleşip, beklemeyi tercih ederim. Çünkü belirsizliği sevmem. Sonuçlarını kestiremediğim bir işe, eğer risklere değmiyorsa girmemeyi mantıklı bulurum. Şu durumda belirtmem gerekir ki, yapay zekanın tam olarak nereye doğru gittiğini kestirmek güç. Geçtiğimiz yüz yılda teknoloji önceki tüm yılların toplamına oranla çok hızlı şekilde ilerledi. Geçmişe bakıp geleceği yordamak ise mümkün. Bu da demek oluyor ki, gelecek yüz yıllarda daha da hızlı bir teknolojik gelişme silsilesi bekleyebiliriz. Peki şu anı yaşayan bizler, bugünü ne kadar bilinçli yaşıyoruz? Yapay zekayı yerli yerinde kullanmayı öğrenmeyerek geride mi kalıyoruz? Yoksa bütün dünya bir çığın içinde savrulup giderken olaylara uzak kalıp doğru olanı mı yapıyoruz?

Yapay Zeka Bize Ne Getiriyor?

Yapay zeka, hız ve kolaylık getiriyor. Örneğin, bir blog yazısını 10 saniye içerisinde oluşturup yayınlayabiliyor. Bir fotoğrafı saniyeler içerisinde istediğimiz komutları vererek düzenletebiliyoruz. Yap diyoruz, yapıyor. Olsun diyoruz oluveriyor. Parmağımızı şıklatıyoruz ve hazır. Ortaokulda bir dönem ödevi yaptığımı hatırlıyorum. Sosyal bilgiler dersi ve konu Fransız İhtilali. Evde internet erişimimiz yok. Akıllı telefonlar henüz bilinmiyor. Okuldaki kütüphanede konuyla ilgili içerik yok. Mecburen diğer araştırma ödevi olan arkadaşlarla sözleşip hafta sonu ilçe kütüphanesinde araştırma yapmıştık. Oysa bugün ChatGPT bize yaklaşık on saniye içerisinde hızlıca döküman sağlıyor. Hafta sonu bize kaldı. Ne kadar güzel. Ayrıca yapay zeka sadece ezbere bilgiler değil tasarım ürünler de ortaya çıkarıyor. Bir sorgu (prompt) yazıyoruz ve doğru şekilde yazılmış bir prompt harika ürünler ortaya çıkarmamıza olanak sağlıyor.

"Yapay zeka bize hız, kolaylık ve kafa rahatlığı sağlıyor."

Getirdikleri olumlu şeyler olacak elbette. Dezavantajlarından ya da olumsuz yanlarından “ne götürüyor?” başlığında bahsedeceğim.

Yapay Zeka Bizden Ne Götürüyor?

Az önce bir dönem ödevi için arkadaşlarımızla hafta sonu buluşup ilçe kütüphanesinde araştırma yapmak zorunda kaldığımızdan bahsetmiştim. Önceki başlıkta bu angarya bir iş olarak gelebilir. Ancak şu an ilgili sorunun altında bir nimet. İnsan yaratılışı itibarı ile sosyal bir varlıktır. Düşünmeden, hissetmeden, paylaşmadan duramaz. Yapay olanlardan uzak durmalıdır. Yapay olmak doğal olmamaktır. Dolayısıyla insan zekası varken yapay zekaya ihtiyaç duymamız bazı öz eleştirileri beraberinde getirmektedir. Nihayetinde unutmamak gerekir ki, AI yazılımları oluşturanlar doğal zekaya sahip kişilerdir. Bizzat insanlara tarafından üretilen bir yapı; bize getirdiği kolaylıklar yanında hayal gücümüzü, üretme refleksimizi bizden almamalıdır. Düşünmekten vazgeçmemeliyiz. Zihnimizi, fikirlerimizi, merakımızı makinelere emanet etmemeliyiz. Evet, angarya olarak tabir ettiğimiz bazı işlerimizi bırakalım makineler yapsın. Geri kalan vakitlerimizi değerli kılacak insani işleri yapma sorumluluğu hala mevcut. Belki de sorun hep buydu. Kendimize boş zamanlar oluşturmak. Fakat boş vakitlerimizde öylece uzanıp sosyal medya ile beynimizi uyuşturmanın ne anlamı var? O zaman yüzyıllardır neden bu kadar eziyete katlandı bilim insanları. Sorgulamamız gereken şu ki, süregelen insanlık tarihi boyunca yaşanan olaylar, gelişmeler, ilerlemeler bugünün insanını oluşturmak için miydi? Üretmeyen, hayal kurmayan ve sadece alt seviye içgüdülerin peşinden koşma amacında olan insanlar oluşturmak için mi? Hiç sanmıyorum.

Bugünün insan modelinde tüketim çok büyük yer kaplıyor. İnsan nihayetinde hizmet bağımlısı bir canlıya doğru ilerliyor. Fakat farkına varmak ve bu durumu mümkün olduğunca düzeltmek için hiçbir zaman geç olmamıştır. Eski insanların nasıl bu kadar yüksek bilim modellerini çalıştığını ve keşfettiğini düşünüp hayranlık duyarız. Sonrasında çünkü deriz, o zamanki insanların boş vakitleri çoktu. Oyalanacakları bir şey olmadığı için bilime, düşünmeye çok vakit harcayabiliyorlardı. Bence tam tersi. O zaman her şey çok zordu fakat onlar bir şekilde motivasyonlarını sağlayıp odaklanabiliyorlardı. Çünkü tek çıkış yolu üretmek ve ilerlemekti. Bugün ise hiç olmadığı kadar boş vaktimiz var. Fakat bu boş vakitlerimizde onların yaptığını yapmaya vakit bulamıyoruz. Belki de bugünden bir kesit izleselerdi zamanın bilim insanları da bizim için aynı şeyi düşünürlerdi.

Yapay zekanın bizden hayal gücümüzü, motivasyonumuzu ve üretme refleksimizi götürdüğünü düşünüyorum.

Sonuç olarak, AI hayatımızın bir parçası haline geldi. Bundan sonra da zaman geçtikçe ayrılmaz bir parçamız olmaya devam edecek. Tavsiye olarak, AI kullanırken bizden neler talep ettiğini, hangi bilgilerimizi kullandığını önceden sorgulayalım. Kişisel verilerimizin güvenliğini koruma altına aldığımızdan emin olalım. Bunun dışında onu nasıl kullandığınız, onunla neler yaptığınız tamamen size kalmış.

Haber Aboneliği

En Son Haber & Makalelerden Haberdar Ol!

Spam Göndermeyeceğimize Söz Veriyoruz :)